2 Aralık 2013 Pazartesi

Harita Fetişi

Dünya Haritası, en çok kullanılan harita yeryüzünde. Bu harita ile ilgili farklı çalışmaları toparladım. Altın ile ilgili yazımda olduğu gibi aslında az çok bildiğimiz verileri, gözünüzde tekrar canladırmaya çalıştım.
Biraz heyecanlı olsun, önce haritayı inceleyin, sizce hangi veriyi yansıtıyordur tahmin edin diye açıklamaları altına yazdım.
Buyrun başlayalım

Bu haritada kırmızı bölgeler neyi temsil ediyor?
Dünyanın nüfuz yoğunluğuna göre renklendirilmiş haritası. İstanbul kıpkırmızı. Hindistan beni benden aldı.

Aşağıdaki harita çok ilginç. Gördüğünüz gibi bazı rotalar mevcut sizce bu hangi geminin rotası olabilir bir de neden okyanusun ortasından başlıyor?

Yukarıdaki harita ile yandaki resim arasında bir bağlantı var. Çünkü yukarıda rota bir gemiye değil gemiden düşen plastik ördeklere ait!!! Olay şöyle gelişiyor: 1992 yılında Hongkong'dan yola çıkan, Amerika kıtasına doğru yol alan ve 29000 adet oyuncak plastik ördek taşıyan bir yük gemisi batıyor. Okyanusun ortasında suyla tanışan ördekler belli zaman dilimlerinde -ki haritanın üzerinde bazılarının varış tarihleri belirtilmiş- karaya vuruyorlar.
Bu ilginç kaza bize okyanus yüzeyindeki akıntılar hakkında -çok da resmi olmayan- bilgileri veriyor...


Sıradaki harita hakkında bir soru yok. Harita Avrupa kıtası üzerindeki ülkelerde en çok kullanılan soyisimleri gösteriyor.
WpylpJY
Evet bildiniz, Almanya Müller, İngiltere Mr. and Mrs. Smith :)

Sırada tahmin edilmesi zor bir Dünya haritası var. Harita aslında siyah beyaz şeklinde dünyayı -rastlantısal bir şekilde- ikiye bölüyor. Siyah taraf neyi beyaz taraf neyi temsil ediyor?
1
Bu doğum hakkı haritası. Bu ne demek derseniz, siyah ile boyalı ülkelerde doğarsanız, anne ya da babanızın nereli olduğuna bakılmaksızın o ülke vatandaşı olursunuz. Yani Amerika'da çocuğunuz doğarsa ABD vatandaşı olur, İngiltere'de doğarsa  T.C. vatandaşı olur.
Ve farklı bir haritaEkran Alıntısı2
Trafik sağdan akıyorsa kırmızı, soldan akıyorsa mavi renktesiniz.
Konusu gelmişken wikipediadan bir alıntı yapalım:  Milattan önce 11 yüzyılda Çin'de kural `adamların sağdan, kadınların soldan, arabaların ortadan' gitmesini söylüyordu. Roma İmparatorluğu'nda daha enteresan bir durum vardı. Türkiye'de yapılan araştırmalar Roma arabalarının sağdan, İngiltere'de ise soldan gittiğini gösteriyor.Bunun istisnası olarak, 1998'de arkeoleogler tarafından İngiltere'nin Swindon kasabası yakınlarında, eski bir Roma taş ocağına giden bir yol bulundu.Yolun solundaki girintiler, sağındakinden daha derin olduğundan, buradan arkeologlar arabaların taş ocağından yüklü çıkıp boş girdiklerini anlamışlardı.Yani Romalıların burada yolun solunu kullandığı anlaşılıyordu. Yolun veya `geçişin' sağdan ya da soldan yapılmasında `anatomik' bir neden var. İnsanlar sağ ellerini daha iyi kullanırlar. Yani kılıçlarını solda taşırlar. Rakipleri ile aralarına kılıçlı ellerini koymak için rakiplerinin (yani yolun) solunu seçerler. At arabalarında da böyle başladı. Çok atlı arabalarda arabacı dizginleri sağ elinde tutmak için sol arka atın sırtına veya arabanın sol tarafına oturdu. Yol kenarını da iyi görmek için soldan sürdü. Ancak bu durum araba sayısı çoğalıp karşılıklı geçişlerde problem çıkmaya başlayınca değişmeye başladı. İtalya'da şehirlerde sağ, dışarda sol trafik kullanılır oldu. Sonunda İngilizler 1756'da Londra Köprüsü'nde çıkan problemler yüzünden karar verdiler ve İngiltere'deki tüm köprü ve yollarda `sol' trafik kanunla uygulanmaya başladı. Buna tabii tüm koloniler de dahildi. Ancak Napolyon Avrupa'nın bu noktadaki kaderini değiştirdi. Çünkü Napolyon solaktı ve düşmanları `solunda' görmek istiyordu!  Aynı yıllarda Amerika'da arabacılar sağda oturur olmuşlardı. 1792'de Lancester'den Philedelphia'ya yapılan yolun `sağ tarafı' kullanılacaktır diye ilk kanunu Pennsylvania eyaleti çıkardı. Avrupa'da Avusturya-Macaristan, Rusya ve Portekiz Napolyon'a uymadılar. Bu ülkeler Birinci Cihan Harbi'nin sonuna kadar soldan trafik kullandılar. Avusturya'nın Napolyon tarafından zapt edilmiş bölümü sağdan kullanırken öteki kısım hâlâ soldan kullanıyordu.Sonunda Hitler başta Avusturya olmak üzere Tüm kıtayı `sağcı' yaptı.

Konuyu değiştirip dünya lideri olduğumuz bir veriye geliyoruz. Hamdolsun...
 YIpi5
Ülkelere göre benzin fiyatları haritası. Ortadoğu, Kuzey Afrika'da hayat ne güzel. En son gittiğim Birleşik Arap Emirlikleri ziyaretimde  araba kiraladım. Benzin bitene kadar kullanıp, AbuDhabi, Dubai arasındaki otobanda bir benzinciye yanaştım. Kendimden emin bir şekilde "fulle hacı" dedim. TL karşılığı olarak 36TL'ye fulleyip yoluma devam ettim. Yol boyunca acaba yanlış mı hesap yaptım diye düşündüm durdum. Rüya gibi...
Efendim sıradaki haritada koyu renk her ne ise biz onda iyiyiz. Peki nedir Kanada olan, bizde olmayan şey? Sosyal devlet? İnsan hakları? GSMH büyüklüğü?
Capture
Cevap vereyim: Basın Özgürlüğü. Siyah ile belirtilen yerler "very serious situation" durumun gayet ciddi olduğu ülkeler. Çin, İran bizi şaşırtmayan siyah renkli ülkeler. Bu Kanada'lılar adam olmayacak...
Ve sıradaki haritada dünya geneline ya da bölge geneline uymadığımız bir durum var. Kırmızı Dünya içinde yeşil bir Türkiye göze hemen çarpıyor. Veriyi okuyunca ben bunun iyi mi kötü mü olduğuna karar veremedim
G7QgWcS
Hayat kadınlığının yasal ve Devlet tarafından düzenlenmiş olduğu yerler yeşil. Kırmızı ülkelerde bu "yasak". Ha yasak olunca dünyanın en eski mesleği icra edilmiyor mu, bilmiyorum, bilemiyorum...
Alttaki harita Avrupa, Afrika ve Güney Asya üzerine yoğunlaşmış. Bu haritadaki kırmızı bölgeler halen yaşayan yırtıcı bir hayvanın milattan önce yaşadığı alanlar, Mavi bölgeler ise günümüzde yaşadığı alanlar.
i9acGyw
Ormanların kralı bu hayvan. Bir zamanlar Anadolu'da yaşamış bilmiyordum.
Alltaki haritanın üzerindeki Legend ipucunu veriyor
xIkRH
Metrik sistemi kullanmayan Amerikalılar...
Galileo'nun tasarladığı sarkacın, Huygens tarafından hayata geçirilip, zaman ölçümü için kullanılmaya başlanmasının sonrasında, 1671 yılında Fransız astronom Picard, sarkacı uzunluk ölçümü için önermiş ve bu öneri oldukça kabul görmüştü. Fransa'da 1791 yılında bir komisyon kurulup, tek düzen bir birim sisteminin oluşturulmasına yönelik çalışmalar başlatıldığında da öncelikle kabul gören bu önerinin üzerinde durulmuştu. Komisyonda bulunan Borda, Condorcet, Laplace, Lagrange, ve Monge uzunluk ölçüm birimi üzerinde tartıştıklarında önlerinde üç seçenek vardı. Belli bir periyodla salınan sarkacın uzunluğu, ekvator çevre uzunluğunun bir kesiti, kuzey kutbundan ekvatora olan mesafenin (yani bir çeyrek meridyen) uzunluğunun bir kesiti. Borda, temel alınacak bir birimin tanımında zaman birimlerinden yararlanılmasını doğru bulmuyor buna karşı çıkıyordu. Öyle ki zaman birimi zaten kendi içinde dönüşümleri sistematik olmayan bir birimdi. Hatta Borda zaman birimilerinin 1 gün = 10 saat, 1 saat = 100 dakika ve 1 dakika = 100 saniye şeklinde sistematik hale getirilmesini de önermişti. Ayrıca yerçekimi ivmesi, sarkaç kullanılarak yapılacak ölçümler üzerinde etkili olacağından, deneylerin yapılacağı yer de tartışmalara neden olmuştu. Fransa, 45° enleminde yani Fransa'da, İngiltere Londra'da, Amerika ise 38° enleminde, yani başkan Thomas Jefferson'un eyaletinde deneylerin yapılmasını istiyordu. Tartışmaların sonunda metre tanımı için kuzey kutbundan ekvatora kadar olan mesafenin ölçülmesine karar verildi. Ölçümlerde Borda'nın iki coğrafi nokta arasındaki açının ölçümü için tasarladığı tekrarlayan dairesi (repeating circle) kullanılacaktı. Bu karara göre 26 Mart 1791'de bir metre bir çeyrek meridyen uzunluğunun on milyonda biri olarak tanımlandı.
 1793 yılında yapımına karar verilen metre prototipi, 25x40,5 mm kesite sahip saf platin bir çubuktur. Bu yeni metre prototipi 22 Haziran 1799'da metrik sistemin uzunluk standardı olarak, Hollandalı Jan Hendrik van Swinden tarafından Fransız otoritelere (Corps Legislatif) sunulmuştur. Standart, aynı yıl Fransız Ulusal Arşivi'ne kaldırılmış ve Arşiv Metre olarak adlandırılmıştır. Birimin adı da Yunanca Metrondan gelmektedir.
Enteresan bir harita daha geliyor:
Capture1
Kırmızı olanlar başkentleri en büyük şehirleri "olmayan" ülkeler. Bkz: Türkiye...
Bir sonrakinin bilgisini önden vereyim. İngilizceyi resmi dil olarak kulanan (ya da resmi dillerinden biri olarak) ülkeler:
Capture2
Nijerya, Pakistan ilgi çekici geldi bana bu haritada. Gerçi Ürdün'e gittiğimde herkesin şakır şakır İngilizce konuşmasını da garip karşılamıştım.
Daha listemde onlarca harita var ama sanıyorum bu kadar yeter. Gidilmesi tehlikeli ülkeler haritası da vardı bu arada ama "biz Türküz hacı" dediğinizi duyar gibi oldum vazgeçtim paylaşmaktan.
Konuyu sevenler wikide bir gezsin bunun yanında http://chartsbin.com/ enteresan bir site.
Dünya ne değişik yer dostum :)

OECD Analizi ve Türkiye Gerçekleri

11
Kasım 2013 tarihinde OECD bir rapor yayınladı: How is Life? 2013 Measuring Well-Being. Üyeleri arasında hayat nasılmış diye 200 sayfalık bir rapor.
OECD çoğunuzun bileceği gibi Ekonomik kalkınma amaçlı 2. Dünya savaşı sonrası kurulmuş bir birlik. 34 üyesi var. Çoğu Avrupalı.
Açılımı Organisation for Economic Co-operation and Development.
Raporun bir parçası basında yer aldı. Türkiye'nin açık ara rakiplerine fark attığı bir analizdi. Benim de ilgimi çekince raporun tamamına baktım. Basında yer alan analizin eksik ve yetersiz olduğuna karar verdim. Belli parçalarını paylaşmak istedim.
Öncelikle bizim basının paylaştığı analiz, OECD üyeleri arasında çalışma saatlerini gösteriyordu.

1

50 saatten fazla çalışanların yüzdesi. Rakiplerimize fark atmıştık. Hadi Kuzey Avrupayı falan geçiyorum, Polonya, Brezilya kimi bulduysak sollamıştık. Çalışma saatimizdeki farklılık ücretlere yansısa, ne çalışkan ülkeyiz deyip bu grafik ile gurur bile duyabilirdik ama gerçek bu değildi. OECD ülkelerinde en fazla mesaiyi yapan bizdik ama gelir tarafında yine terazinin ters tarafındaydık.
Raporu incelemeye devam edelim.
Birazdan inceleyeceğiniz grafikten önce Gini Katsayısının ne olduğunu açıklamam gerek. Gini katsayısı, bir ülkede milli gelirin dağılımının eşit olup olmadığını ölçmeye yarayan bir katsayıdır. Katsayı 0 ile 1 arasında değerler alır ve yüksek değerler daha büyük eşitsizliğe tekabül ederler. Örneğin herkesin aynı gelire sahip olduğu bir toplumun Gini katsayısı 0 iken tüm gelirin bir kişide toplandığı toplumun bu katsayısı 1'dir.
2

Evet Gelir Dağılımı Eşitsizliğinde liderliği Şili'ye kaptırıp, Meksika ve Rusya'nın ardından 4. sırada olduğumuzun resmi. Sol eksen yukarıda anlattığım Gini Katsayısı. Durum kötü olmakla birlikte 90'lara kıyasla çok daha iyi durumda olduğumuz da bir gerçek. Bizden bir sonrada ABD var diyebilirsiniz, evet orada da gelir eşit dağılmıyor ama orada pasta bizdekinden çok daha büyük.
4
Bir sonraki grafiğimiz OECD ülkeleri arasında kişi başına düşen oda sayısı. Ev şartları hayat kalitesini belirleyen önemli unsurlardan biri. Türkiye'nin nüfusu her ne kadar diğer ülkelere kıyasla fazla da olsa grafikte durduğumuz yer olayın nüfus ile açıklanamayacak kadar kötü olduğunu gösteriyor.
5

Yukarıdaki grafik üzerinde, demografik istatistikler ile birlikte, yapılan anketlerdeki kişilerin sağlık durumu konusunda verdikleri cevaplar kullanılmış. Ne kadar yaşayacağımız konusunda yine Rusya Meksika gibi ülkeler ile birlikte sondan 4.'yüz.
Aşağıdaki grafik sanırım en acısı. Eğitime erişim başlığındaki grafik eğitim konusunda OECD ülkeleri arasında nerede olduğumuzu gösteriyor:
6

Grafikteki beyaz noktalar önceki yıl ortalamaları. Bizim açımızdan yüzdenin önceki yıllara göre yükseldiğini görebilirsiniz. Hamdolsun bu konuda lideriz...
Alttaki grafik bana göre en şaşırtıcı olanı. Şöyle bir soru soruluyor "Ne zaman yardıma ihtiyacın olsa sana her koşulda yardım edecek bir akraban ya da yakının var mı?". Bununla ilgili ABD krizi zamanında bir araştırma yayınlanmıştı. Analizde kabaca, gelişmiş ülkeler ile bizim ülkemizde kriz algısının farklı olduğu, gelişmiş ülkelerde ilişkilerin daha kopuk olduğundan insanların işsiz kalmasının sosyolojik olarak çok daha etkili sonuçlar doğurduğu fakat ülkemizde yardımlaşma duygusunun ve akraba ilişkilerinin çok sıkı olduğundan, çalışan işsiz kalsa bile ailesinin yanında yaşamına devam ettiği gibi bir ana fikir vardı. Ben bu fikre kesinlikle katılmakta idim. Zira özellikle aileler, çocukları için her hangi bir zamanda ellerinden ne gelirse yaparken, Avrupa kültüründe, 18 yaşından itibaren bireylerin sorumluluklarının çoğunun ailesi tarafından bırakıldığına inanırdım. Grafik "Evet ne zaman başım sıkışsa, her koşulda yardıma koşacak bir akrabam/yakınım var" diyenlerin yüzdesi. Bakın sonuçlar ne söylüyor:
7

Bir sonraki araştırma konusu Hava Kirliliği. Yorum yapmayı gerekli bulmuyorum.
8

Temiz suya erişim, daha doğrusu evinizdeki suyun kaliteli olduğuna dair inancınızın ölçüldüğü araştırma da yorumsuz olarak aşağıda...
9

Peki veriler bunlar iken halkımız mutlu mu? Bununla ilgili Cantril Ladder diye bir ölçümleme varmış. 10 hayattan tam anlamda tatmin olduğunuzu belirtirken, 0 hiç tatmin olmadığınızı söylüyor. Siz Türkiye'de yaşadığınız hayat ile ilgili kaç puan verirdiniz?
10

Yahu bizimle ilgili hiç mi iyi bir veri yok derseniz, bunlar benim seçtiklerim buyurun kendiniz de inceleyin derim. http://www.keepeek.com/Digital-Asset-Management/oecd/economics/how-s-life-2013_9789264201392-en#page79
Araştırma OECD ülkeleri arasında değil de dünya çapında olsa idi muhtemel görüntümüz bu kadar kötü olmazdı. Angola'ya kıyasla çok iyi bir ülke olduğumuzu farkındayım. Suriye'de yaşayanlar Türkiye'ye iltica için birbirini çiğniyor.
Ya hamdolsun deyip şükredebilir ya da daha iyi olmak için çaba sarf edebiliriz. Seçim bizim...